Acaba kaygılanıyor muyuz, yoksa korkuyor muyuz? Nedir bu ikisi arasındaki fark? Kaygının veya korkunun bize faydası veya zararı var mı?
Bir durum hakkında korktuğunuzu varsayalım. Sonra o durumu tekrar yaşayacağım diye bir korku hissediyorsunuz ama aslında korkudan çok kaygı hissetmeye başlıyorsunuz. Buraya kadar bir problem yok. Normal süreç bu aslında. Çünkü korkmak bizi o andaki tehlikeden korur. Kaygı daha sonra aynı tehlikeyi yaşamamak için önlem aldırır ancak kaygı ideal boyuttaysa.
İdeal boyuttaki kaygı bizi başarıya götüren motive edici bir duygudur aslında aksi takdirde bizi panik durumuna götürebilir. Böyle bir panik hiç istemeyiz değil mi?
Bir durum yaşandı ve korktuk. Sonra tekrarlanmaması için kaygılandık hemen önlem aldık. Peki ya sonra? Eğer kaygı düzeyiniz burada sonlanıyorsa tebrikler. Sizi başarıya götüren türden bir kaygınız var. Ancak hala devam ediyorsa. Kaygınız git gide artıyorsa. Bir süreden sonra artık kaygılanmamak için kaygılanıyorsanız işte o zaman yaşamınızı aksatabilecek kaygı düzeyinde olabilirsiniz.
İnsan zihni geçmiş, şimdi ve gelecek arasında dolanır durur. Geçmişi düşünmek yaşamınızı aksatmayabilir ama orada yaşamak yaşamınızı aksatabilir. Gelecek için planlar yapmak da bu örneğe uygundur.
Kaygı şuandan çok şuanın dışındaki düşüncelerimizde var olur. Bir köpekten, yılandan, afetlerden, ölümden korkmak doğaldır. Çünkü korku doğuştan gelir, kaygı sonradan öğrenilir. Ayrıca korku yaşandıktan sonra kaygı bize önlem aldırır. Tekrar yaşamamak için bizi bir çaba içerisine sokar. Ancak sınav gibi faktörlerden korkuyorsanız bu hiçte doğal değildir. Bu yüzden hissettiğiniz korkudan çok kaygıdır. Eğer bu kaygı size ders çalıştırıp sınavı kazandırıyorsa sizi başarıya götürür. Ancak “ya sınavdan başarısız olursam” gibi cümleler söyletiyorsa bir de üstüne başarısız olmamak için ders çalıştırmak yerine sadece stres yaratıyorsa o zaman başarınıza engel olabilecek bir kaygıdır diyebiliriz.
“ya köpek beni ısırırsa?”, “piknikte karşıma yılan çıkarsa”, “ya deprem, sel olursa?”, “ya korona virüsü bulaşırsa?”, “ya sevdiklerime bir şey olursa?”, “aylardır hazırlandığım sınavdan başarısız olursam”, “ya rezil olursam?” gibi sorular kaygı cümlelerine örnektir. Tabi tam olarak böyle olmak zorunda değil. Sizi kaygılandıran durumlar size özel olabilir. Görüldüğü gibi kaygı gerçekleşmeyen, sadece zihnimizde bir düşünceyle var ettiğimiz, gerçek bir korku esnasında hissedilen duyguları, bedensel durumları, davranışsal sorunları belki de daha şiddetli hissettiren, yaşantımızın kalitesini düşüren bir panik duygusudur.
Yani şuanın dışında bir düşünce oluşturduğumuz zaman kaygılanabiliriz. Kaygıyla mücadele etmenin en büyük adımı anda kalabilmektir.
Sizi şuandan çıkaran sebeplere odaklanıp ve bunun sürmesini sağlayan nedenleri bir düşünün ve çaba gösterin. Eğer çabalarınıza rağmen halen anda kalamayıp bir de hayat standartlarınız düşüyorsa, kendinizin farkına varamıyorsanız, kendiniz için bir şeyler yapmak bile size zor geliyorsa o zaman bir uzmana başvurmak gerekebilir.